7 Mart 2019
KADEM öncülüğünde beş yıldır düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi bu yıl “Demografik Dönüşüm ve Kadın” temasıyla gerçekleştirildi.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Kadın Araştırmaları Dergisi öncülüğünde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, SETA Vakfı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile düzenlenen “Demografik Dönüşüm ve Kadın” başlıklı “5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi” İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda yapıldı.
Açılış töreninde konuşan KADEM Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Saliha Okur Gümrükçüoğlu, KADEM olarak kadın ve erkeğin ailede ve sosyal hayatın akışı içinde, hem adil bir rol paylaşımını hem de eşit fırsatlara erişeceği bir yaklaşımı benimsediklerinin altını çizerek, “KADEM, kadın ve erkek arasında, eşitliği de kuşatan bir adalet anlayışıyla tanımladığı “cinsiyet adaleti” ilkesini odağına almış bir sivil toplum hareketidir. Kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandıran modern algı yerine; onları birbirinin tamamlayıcısı, dostu ve yardımcısı olarak kabul eden iki insan anlayışıyla hareket ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Toplumsal cinsiyet kavramıyla, sosyalleşme sürecinde her kültürün kadın ve erkeğe yüklediği rol ve sorumlulukları ifade ettiklerini, bu nedenle literatürde “toplumsal cinsiyet eşitliği” şeklinde yer alan bu kavramı farklı bir çerçeveye oturtarak eşitliği de kuşatan bir adalet anlayışından hareketle toplumsal cinsiyet adaleti şeklinde yeniden tanımladıklarını kaydeden Gümrükçüoğlu şöyle devam etti:
“Toplumsal cinsiyet kavramı kadın ve erkeğin biyolojik özelliklerinin dışında, onlara toplumsal olarak yüklenen rolleri ifade etmek için öne sürülmüş bir terkiptir. Cinsiyet kavramını fıtrata aykırı şekilde kurgulayarak, cinsiyetin bir tercih meselesi olduğunu iddia edenlerin de toplumsal cinsiyet kavramını kullanmaya başlaması, kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Dünyada “gender” başlığı ile oluşan literatürde, yeni sayılabilecek bu aykırı söylemleri KADEM olarak net ve tavizsiz duruşumuz ile yakinen takip etmekteyiz. Bu vesile ile ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında gündeme gelen “cinsiyetsizlik” veya “cinsel yönelim” kavramlarına ilişkin algı, KADEM olarak söylem ve projelerimizde bizzat karşısında durduğumuz bir başlıktır.”
Amaçlarının, kadınların biyolojik cinsiyetlerinden ötürü yaşadıkları ayrımcılığın önüne geçebilmek olduğunu söyleyen Gümrükçüoğlu, kadın veya erkek olmanın beraberinde herhangi bir üstünlük getirmediğine, bilakis kişinin sahip olduğu manevi ve kültürel değerlerle hem şahsına hem de hayata anlam kattığına inandıklarını dile getirerek, “Kadın ve erkeğin biyolojik cinsiyetle gelen öz niteliklerine saygı duyuyor, bununla birlikte kültürden kültüre değişkenlik gösterebilen rol paylaşımlarının, adalet ve hakkaniyet zemininde gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyoruz.” diye konuştu.
“Kadınlar, daha iyi bir dünyanın kurulmasında ilham kaynağı”
Kadınların akıl ve gönlünden yansıyan ışığın nesillerin gelişmesine, savaşların, haksızlıkların ve zalimliklerin açtığı yaraların kapanmasına merhem olduğunu ve daha iyi bir dünyanın kurulmasında ilham kaynağı teşkil ettiğini dile getiren İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Bu sebeple dünyada ve ülkemizde kadınlarımızın insan ve kadın olarak sosyal, ekonomik, siyasi ve diğer alanlardaki yaşamlarını zorlaştıran, engelleyen her türlü çarpık zihniyeti ortadan kaldırmak, kadınlarımızın insan ve kadın olarak kendi yaşamlarına ve insanlığa yapacakları katkıların artmasını sağlayacak destek mekanizmalarını geliştirmek, sadece kadınlarımızın doğal bir hakkı değil aynı zamanda uygarlığın gelişimi ve gelecek nesillere karşı bizlerin en temel görevidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bangladeş kadın-erkek eşitliğinde Asya ülkeleri arasında birinci”
Bangladeş’in İstanbul Başkonsolosu Mohammad Monirul Islam, Bangladeş’in de çok önem verdiği bu konu üzerinde bir kongre düzenlenmesinin kendisini heyecanlandırdığını ifade ederek “Bugün Bangladeş’in ‘gelişen kaplan’ olarak nitelendirilmesinin en önemli nedeni kadın ve sosyal politikalar üzerine yaptığı çalışmalar ve yatırımlardır. Bangladeş şu anda uluslararası toplumda demokratik, liberal, laik ve eşitlikçi bir toplum olarak konumlandırılmaktadır. Bangladeş’in gelişmesinde kadınlarımızın rolü ve katkısını unutmamamız gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu, Asya ülkeleri içinde Bangladeş’i kadın-erkek eşitliği konusunda birinci sırada raporlamıştı.” diye konuştu.
“Dünyada önemli bir demografik dönüşüm yaşanıyor”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, dünyada önemli bir demografik dönüşümün yaşandığını, yaşamın kısa, doğurganlığın yüksek olduğu bir süreçten, yaşamın uzadığı doğurganlığın azaldığı bir sürece girildiğini ifade ederek, “Ülkemiz bu demografik dönüşüm sürecinden bağımsız değil ve etkilerini yavaş yavaş hissediyoruz. Şu anda yüzde 8,8 olan yaşlı nüfus oranımızın 10 yıl içinde yaklaşık yüzde 13 olacağını öngörüyoruz. 2050’de ise her 5 kişiden 1’inin (yüzde 20,2) 65 yaşın üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. Son 16 yılda, toplumumuzun refah seviyesinde artış, sağlık ve sosyal hizmetlerdeki iyileşmeler neticesinde 2000 yılında 70 olan ortalama yaşam beklentisi süresi, bugün yaklaşık 76 yıla yükseldi. Ülkemizde kadın başına düşen çocuk sayısı 60 yıl önce 6,4 iken bugün nüfusun kendini yenileme oranı olarak kabul edilen 2,1’in altında seyretmekte.” dedi.
Ülkemizde ve dünyada yeni bir boyuta evrilen, kongrenin de ana temasını oluşturan demografik dönüşümün seyrini belirlemede kadının öneminin yadsınamaz olduğunu belirten Selçuk, kadına verilen her değerin, aslında aileye ve topluma verilmiş bir değer olduğunu dile getirerek sözlerini şu ifadeleri kullandı:
“Kadına değer verirken yalnızca kadını merkeze alıp, erkeği ve aileyi göz ardı eden bir yaklaşımdan da kaçınmaya çalışmalıyız. Kadın ve erkeğin fıtratından gelen farklılıkların bilinciyle, kadın-erkek dayanışmasının, aile içinde görev paylaşımının, kadının yaşamın her alanında desteklenmesinin, iş-yaşam uyumunun geliştirilmesinin önemi tam burada, buna işaret ediyor. Biz, bu bağlamda, hükümet olarak, kadın ve erkeği birbirinin rakibi değil, refiki olduğuna dayanarak, aileyi önceleyerek, nicelik ve nitelik bakımından değerlendirmeler yapmak suretiyle stratejiler geliştiriyoruz.”
Eş zamanlı üç oturumda bildiriler sunuldu
Açılış konuşmalarının ardından KADEM Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Saliha Okur Gümrükçüoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilecek açılış panelinde, İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. F. Beylü Dikeçligil, Galatasaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Danış Şenyüz, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. M. Emin Balcı konuştu.
Eş zamanlı üç ayrı salonda üç oturum olarak gerçekleştirilen kongrede Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen çeşitli disiplinlerden 30’a yakın akademisyen, “Demografik Dönüşüm ve Kadın” teması altında bildirilerini sundu. Bildirilerde, toplumsal değişimlerin etkisiyle yaşanan yoğun nüfus hareketlerinin evlilik ve aile kurumuna yönelik algıyı nasıl şekillendirdiği, kadın ve erkeğin ev ve iş hayatında ne gibi dönüşümlere sebep olduğu; nüfus yoğunluklarını belirleyen doğum-ölüm oranları ve göç hareketlerinin insan hayatında sebep olduğu dönüşümler, aile olma duygusuna yüklenen anlamların zaman içinde geçirdiği süreçler ve kırılma noktalarına dönük kapsamlı değerlendirmeler yapıldı.
Kongreye Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Toplum Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Müdürü aynı zamanda Kongre Bilim Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Kevser Şerefoğlu Danış, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve çok sayıda katılımcı iştirak etti.