
Dünyada en önemli jeopolitik konuma sahip olan Türkiye aynı zamanda en etkili deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Ülkemiz topraklarının %92’sinin deprem riski taşıdığı, nüfusumuzun da %95’inin bu bölgeler üzerinde yaşadığı, büyük sanayi merkezlerinin %98’inin ve barajlarımızın %93’ünün deprem bölgelerinde bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla deprem, Türkiye’de yaşayanlar için unutulmaması gereken bir olgudur. Depremin; fiziksel, psikolojik ve ekonomik sonuçları insan ve toplumları olumsuz etkilemekte ve kalıcı hasarların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Fiziksel etkileri; bireylerin engelli olarak kalması, psikolojik etkileri ise depremde yaşanan olumsuzluğa bağlı olarak bireylerin duygu durumlarında oluşan bozukluklar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Depremin ekonomik etkileri hızlıca ortadan kaldırılabilirken bireylerde oluşan fiziksel ve psikolojik etkilerini ortadan kaldırmak çok daha fazla çabayı gerektirmektedir.
“Deprem, Türkiye için bir gerçektir ve bu gerçekle yaşamayı öğrenmek zorunludur.” Depremle yaşamayı öğrenmenin yolu eğitimden geçmektedir. Türkiye’de eğitim sistemi deprem bilinci olan bireyler yetiştirmede yetersiz kalınca deprem, bu bilinci bireylere zorunlu olarak kazandırmaktadır, maalesef. “Bir musibet bin nasihattan evla imiş” sözünün hikmeti günümüzde bir defa daha ortaya çıkmıştır.
Türk Eğitim Sistemi, okulöncesi eğitimden yüksek öğretime bütün öğretim kademelerinde doğal afet (deprem) bilincine sahip ve duyarlı bireyler yetiştirecek şekilde düzenlenmelidir. Müfredat incelendiğinde doğal afetler konusuna çok az yer verildiği görülmektedir. Halbuki depremin, eğitim-öğretim hizmetlerini de olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Bu olumsuzluklar, eğitim hizmetlerinin yürütüldüğü okulların zarar görmesi şeklinde olabileceği gibi depremi yaşayan öğretmen ve öğrencilerin, öğretme-öğrenme durumlarında oluşan problemler şeklinde de ortaya çıkabilir. Nitekim, depremlerin, öğrencilerin okuldaki motivasyon ve başarı durumları üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.
Deprem sonrası eğitim-öğretim için neler yapılmalıdır:
Deprem sonrası, öncelikli olarak öğrencilerin sağlıklı olmasını sağlayacak önlemlerin alınması sınıf ortamlarının hasar durumu belirlenip gerekli önlemler alındıktan sonra uygun ortamda eğitim öğretime devam edilmesi sağlanmalıdır. Bu durum, öğrencilerin olumsuz ortamdan çıkmaları ve eğitimli bir danışmanın (öğretmen) desteğini almalarını sağlayacak dolayısıyla yaşanan olumsuzluklardan kurtulmalarını hızlandıracaktır. Okullarda planlı olarak yapılacak psikolojik destek yardımları, öğrencilerin ve ailelerin depremden sonra normal hayata dönmelerine olumlu katkı sağlayabilir. Özellikle, öğrenci ve ailelerin yaşadıkları trajik olaylara bağlı olarak meydana gelen fiziksel ve psikolojik travmaların etkisi haftalardan yıllara kadar değişen uzunlukta, çalışmaları gerektirebilir.
Okul çalışanları, öğrenci ve veliler için ilk yardım eğitimlerinin düzenlenmesi ilgiyi ve katılımı artıracaktır. Engellilik durumu (fiziksel/psikolojik) nedeniyle okula gelemeyen öğrencilerin eğitime devamlarının sağlanması için uzaktan ya da evde eğitim uygulaması başlatılmalıdır. Ülkemizin yaşanan bu travmanın üstesinden gelebilmesinde en önemli rolü oynayacak olan meslek grubu öğretmenlerdir, dolayısıyla öğretmenlere rehberlik ve psikolojik danışma konusunda eğitimler verilerek bu alanda daha yetkin hale gelmeleri sağlanabilir. Okullarda gerçeğe yakın deprem tatbikatları yapılmalı ve velilerin de bu tatbikatlara katılımı sağlanmalıdır. Veliler daha bilinçli oldukları için öğrencilere iyi bir rol model olabilirler, böylece çocuklarına deprem bilincini daha iyi kazandırabilirler. Sağlıklı ve mutlu bir gençliğin geleceğin toplumunun temelini oluşturduğu unutulmamalıdır.