Prof. Dr. M. Fatih Andı, “Hüsn-i Hat Bir Zihniyet Yansıtıcı Sanattır”

Yüzyıllar boyunca birbirini besleyerek süregelen hat ve edebiyat, birbirleri üzerindeki etkileri bağlamında Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı, Doç. Dr. Dursun Ali Tökel ve Hattat Nurullah Özdem tarafından değerlendirildi.

İslâm Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ses Sanat ve Edebiyat Kulübü ortaklığında düzenlenen Hat ve Edebiyat Paneli, Üsküdar Yerleşkesi Konferans Salonu’nda yoğun dinleyici katılımıyla yapıldı.

Rektörümüz Prof. Dr. M. Fatih Andı, hüsn-i hat sanatının temel özelliklerini, resim ve divan şiiri ile bağlantısını ele aldığı konuşmasında, bu sanatın tüm İslâm sanatlarından daha fazla İslâm medeniyetini sanat bağlamında temsil ettiğini vurgulayarak, “Hüsn-i hat belki de İslâm sanatlarının ‘anası’ demeye layık bir sanat. Elbette bu minyatürün, tezhibin temsil etmediği anlamına gelmez ama oransal olarak baktığımızda Kur’an-ı Kerim’in yazısıyla imal edilmesi, daha çok ayet ve hadisler üzerinden kendisini inşa etmesi dolayısıyla hüsn-i hat sanatı bir temsilci sanattır.” dedi.

Hüsn-i hat sanatının metin, görsel değer, simgesellik gibi birden fazla anlam taşıyan bir sanat olduğundan söz eden Andı, en önemli özelliklerinden birinin ise “temsil gücü” olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Özellikle Türkiye’de bu anlam devreye giriyor. Hüsn-i hat bir zihniyet yansıtıcı sanattır. Bu sanatın yakın tarihimizdeki geçmişi, Türkiye’nin yakın tarihiyle iç içe bir değer kazanmıştır. Bütün sanatlarımızdan daha fazla Türkiye’deki modernleşme süreçleriyle olumsuz ilişki kurmuş bir sanattır. Modernleşme süreçleri içerisinde sistemi, rejimi ve onun yönettiği toplumu bir doğrultuda şekillendirmek isteyen siyasal mühendisler kadar, kültür mühendisleri de dönüp dolaşıp hüsn-i hatla kavga etmişlerdir. Zaman olmuş yasaklanmış, zaman olmuş bu sanatla uğraşanlar gerici diye yaftalanmıştır.”

“Niyetlere bağlı olarak hüsn-i hat bir ibadet sanatıdır”

Sanatkâr açısından da hüsn-i hattı değerlendiren Andı, sanatkârın niyetine ve amacına bağlı olarak bu sanatın bir ibadet sanatı olarak da görülebileceğine işaret ederek, “Nasıl yaptığınız, niçin yaptığınıza bağlı olarak gerektiğinde ibadet sevabı kazandıran bir sanattır. Bir ayetin güzel bir numunesini yapma çabasıyla yola çıkıyorsanız işte o zaman niyetiniz doğrultusunda bir ibadet sevabı alırsınız. Bu fonksiyonlar etrafında baktığımızda hüsn-i hat sanatının bu kadar gelişmesinin arka planında Kur’an-ı Kerim’in ve hadislerin yazılması vardır. Tebliğ ve irşadı yazı üzerinden nakletmek vardır.” diye konuştu.

Genel değerlendirmelerin ardından hüsn-i hattın resimle bağlantısıyla konuşmasını sürdüren Andı, hat eserlerinin günümüze geldikçe resme doğru bir yönelim çizdiğini kaydederek, “Büyük hattatların çoğu hüsn-i hattı resimle birlikte düşünmemişlerdir. Ancak günümüze geldiğimizde hüsn-i hat resme dönüştürülmüş birtakım objeler istifiyle oluşturulmaya başlanmıştır. Orada da çok enteresan bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; ‘Amentü gemisi’ diye bir resim var. Bir hattat, ‘Amentü’ ibaresini saltanat kayığı şeklinde tasvir etmiştir. Orada ‘Amentü Billahi’ dersen kurtuluş gemisine binersin mesajı verir. Bu anlaşılır bir görüntüleştirme. Veya anahtar şeklinde yazılmış besmeleler vardır. ‘Bismillah’ her hayrın başıdır, anahtarıdır mesajını verir ancak besmeleyi leylek şekline dönüştürmenin anlamı nedir? Nübüvvet ibaresini armut şeklinde istif etmenin anlamı nedir? Ya da bir şefaat hadisi neden vazo şeklinde yapılır? Bunlar içerikle uyuşmayan görüntüler olarak karşımıza çıkıyor. Zorlama ve yapay bir görselleştirmeyle sonuçlanan bu çalışmalar hüsn-i hat sanatının estetik tarafını eksiltiyor.” ifadelerini kullandı.

Hüsn-i hat sanatının şiirle olan bağlantısına da değinen Andı, özellikle Osmanlı kültüründe şiirle hat arasındaki yakın ilişkiden meydana gelen sayısız nitelikli eserin olduğunu, divan sahibi şairlerin divanlarını mutlaka hat sanatçılarına yazdırarak her yönüyle bir sanat eseri oluşturduklarını dile getirdi.

“Hattat tebliğcidir”

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı, hat ve hikmet ilişkisi üzerinden edebiyatla hat sanatının iç içeliğine dikkati çekerek, “Hat sanatı edebi zevkimizi, edebiyat üzerinde oluşan irfanımızı toplumun genç dimağına aktaran bir vasıta gibidir. Bir hat eserine baktığınız zaman hem hikmeti ve irfanı algılar hem de başka birine onu aktarırsınız.” diye konuştu.

Hat sanatçısının kimliğini de çizen Subaşı, “Bir hattat bir şeyi güzel yapmakla memur, emir komuta zinciri içindeki bir kişi değildir. Hattat, gönlüne Allah sevgisini koymuş, onun için gecesini gündüzünü unutmuş kişidir. Hattat bir anlamda tebliğci gibidir. Allah’ın ayetlerini, Hz. Peygamber’in hadislerini yazar, hikmeti alır ve kullanır.” dedi.

Subaşı, hikmet ifadelerini içeren hat eserlerinden seçmeleri dinleyicilerle paylaştı.

“Hat, divan şiirini anlamayı sağlar”

Hat ve edebiyat ilişkisine divan şiiri penceresinden bakan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Dursun Ali Tökel, şiirdeki betimlemelerin harflerin şekilleriyle ortaklık kurduğunu dile getirerek, hat sanatının beyitlerin anlamını daha anlaşılır kıldığını ifade etti. Hat sanatının sunduğu görselleştirme imkânı sayesinde soyut kabul edilen divan şiirinin somutlaştırdığını belirten Tökel, “Her beytin arkasında aslında bir görsel vardır. Görsel ile ortaya koymadıkça divan şiirinin arkasındaki düşünce çoğu zaman anlaşılmıyor. Görsel yani hat, şiiri tümüyle açıklamaz ama daha iyi anlamayı sağlar.” diye konuştu.

Divan şairlerinin şiirlerinin en çok hangi hatla yazıldığını araştıran Tökel, özellikle on altıncı yüzyıldan sonra ta’lik yazının daha çok kullanımına rastladığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Yazının hangi harfle yazıldığı çok önemli bir husustur ama bu konuda hiç çalışma yapılmamış. Bir tek Ahmet Hamdi Tanpınar yazı türlerine dair düşüncelerini dile getirmiş. Mesela ta’lik yazıyı hücuma katılmış bir ordu gibi görüyor, divanî yazının her an yeni şekil teklif ettiğini söylüyor. Örneğin; Şeyh Galip’in ateşle ilgili bir şiiri ta’lik yazı ile yazılmış, yazıya bakıyorsunuz hakikaten ateş gibi harfler görüyorsunuz. Aynı şiir sülüs ile yazılmış olsaydı bu ateş görüntüsü çıkmazdı.”

Hat ve Edebiyat paneli, hattat Nurullah Özdem’in değerlendirmelerinin ardından sona erdi.

Panel öncesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğrencilerinin eserlerinden oluşan mini bir hat sergisi de ziyaretçilere sunuldu.

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da fsm@fsm.edu.tr adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.