Doktora öğrencimiz Kadriye Alev’den bir “Asım’ın Nesli” hikâyesi

Ömer Cankatar, ülkemizin yaşadığı en kara gecelerden biri olan 15 Temmuz 2016’da bizi biz yapan değerlerimizi; vatanımızın bölünmez bütünlüğünü, bayrağımızı ve dinimizi bu topraklarda daim kılmak adına şehit düşen 251 kahramandan biri. Bu büyük mücadelenin beşinci yıl dönümünde doktora öğrencimiz Kadriye Alev’in kaleme aldığı “İstiklalden İstikbale Benim Sesim” adlı oyunun da baş kahramanı. Rektörümüz Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın doktora öğrencisi olan Kadriye Alev, kuzeni şehit Ömer Cankatar üzerinden bir “Asım’ın Nesli” hikâyesi sunuyor. Ömer’in ardından yazdığı hasret dolu satırların izinde ve ilhamıyla ortaya çıkan oyunun fikri ise Alev’in yazdığı bir makaleye dayanıyor. FSM İlmî Araştırmalar dergisinde 2014 yılında yayınlanan “İstiklâl Marşı’nın Kültürel Kodları ve Metinlerarası İlişkiler” makalesi ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yetkililerinin hislerine tercüman olan Kadriye Alev, gelen teklif üzerine kuzeni Ömer’i ve millet olma/kalma bilincini tiyatro oyununda anlatıyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından ilk kez 15 Temmuz akşamı Kocaeli Meydanı’nda sergilenecek oyun, Yunus Emre’den Mehmet Akif’e oradan da Ömer’e uzanan bir varoluş mücadelesinin sanata aktarılmış hâli. Şiirler ve ilahilerle harmanlanan “İstiklalden İstikbale Benim Sesim” oyununda Ahmet Özhan da ilahileriyle yer alıyor. Kadriye Alev ile oyunun ortaya çıkış hikâyesini ve kuzeni Ömer’i konuştuk.

Kadriye Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Üniversitemizle ilişkiniz nasıl başladı?

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ile bağım yüksek lisans yapmaya karar verdiğimde danışman hocam Rektör Prof. Dr. M. Fatih Andı vesilesiyle başladı. Kendisi benim İstanbul Üniversitesi’nden çok kıymet verdiğim hocamdı. Bir anlamda hocanın ardından giden talebe hikâyesi diyebiliriz.

“İstiklalden İstikbale Benim Sesim” isimli bir oyun yazdınız. Aslında yıllar önce kaleme aldığınız bir makale bu oyuna vesile oldu, 15 Temmuz’da şehit olan kuzeniniz Ömer Cankatar için yazdığınız mektup da ilhamınız. Sizden dinleyebilir miyiz?

Evet tiyatro oyununun ortaya çıkmasındaki en büyük motivasyon Ömer’e hitaben yazdığım bir mektuptu diyebiliriz. Fakat yazdıklarım sadece bir mektuptan ibaret değildi. Aslında Ömer bütün şehitlerimizin, gazilerimizin bir sembolüydü. Necip Fazıl’ın Gençliğe Hitabesi’nde bir ifade vardır beni çok etkileyen: “Kim var!” diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert “ben varım!” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik.” İşte 15 Temmuz metnini yazdıran Ömer’in şahsında vücut bulmuş bu nesildi. Yunus’tan başlayıp Akif’e uzanan oradan Asım’ın neslinde olgunlaşan ve Ömer’le yeniden canlanan, bizi biz yapan mayaydı. Oyunu yazarken bu ana çerçeveyi çizmeye çalıştım esasında. Kahramanlıklar bir yerden sonra eski heyecanını vermez. Yeni nesle neyi niçin yaptığımızın anlatılması, bu köprünün yıkılmadan sürekli yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

“Biri diğeriyle mayalanıyor”

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, FSM İlmî Araştırmalar dergisinde yer alan bir makalenizi okuyor ve çok etkileniyorlar. Duygularına tercüman olduğunuzu söyleyip bir oyun yazmanızı istiyorlar.

Bu da çok farklı bir hikâye… Kocaeli Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanı Raşit Fidan ve Kocaeli Şehir Tiyatroları Şube Müdürü Adil Yıldırım benim FSM İlmî Araştırmalar dergisinde yazdığım “İstiklal Marşı’nın Kültürel Kodları ve Metinlerarası İlişkiler” adlı makalemi okumuşlar. Benim aynı zamanda bir şehit yakını olduğumdan haberleri yoktu. Konuşmamız esnasında öğrendiler. Oyunun yazılma süreci bununla başladı aslında. Meramlarını anlattılar. Makalede yazılanların yapmak isteyip de kelama dökemedikleri duyguyla bütünleştiğini söylediler. Daha önce lisede yazdığım acemice şeylerin haricinde hiç böyle büyük bir oyun yazmamıştım. Açıkçası tereddüt ettim. Ama kendileri sağ olsunlar bana çok güvendiler. Ve ortaya bu kıymet çıktı.

Aslında oyunu yazarken az önce bahsettiğim o büyük hikâyeyi anlatmaya çalıştım. Üç büyük şahsiyet etrafında odaklandım. Yunus Emre, Mehmet Akif Ersoy ve Ömer. Çünkü bu bir köprü. Böyle düşünüyorum. Diyalogları da üç karakter etrafında yazdım. Sahneye uyarlanmasıyla ilgili de sürekli toplantılar yaptık. Genel Sanat Yönetmeni Aydın Sigali ve dramaturg Sevil Koç iş birliğiyle çalışmalar yaptık. Yazdığım metne tamamıyla sadık kalındı. Bu ayrıca güzel oldu. İlahileri Ahmet Özhan’ın seslendirmesini içimden geçirmiştim ama dillendirmemiştim. Duyunca çok mutlu oldum ve onur duydum. İzleyicileri duygu ve düşüncenin birlikte ilerleyeceği, emeğin yoğun olarak hissedildiği bir program bekliyor.

Ömer’in de bir parçası olduğu mücadele Türk tarihi için çok önemli olan iki büyük ismin mücadelesiyle yan yana.

Evet az önce de ifade etmiştim. Bu oyunda Yunus, Akif ve Ömer yan yana, omuz omuza. Birinin bayrağını öbürü alıyor. Biri diğeriyle mayalanıyor. Ömer hepsiyle bütünleşiyor ve Ömer oluyor. İstiklal Marşı’nı okuduğunuzda bu köprüyü yakalayabiliyorsunuz. “Korkma!” diye başlamış Akif mesela. Bakıyorsunuz Yunus da aynı şeyi söylemiş 13. yüzyılda. “Ko ölmek endişesin…” demiş. Daha geriye gidiyorsunuz, Sevr Mağarası’ndan bir emir ve telkin var: “La Tahzen, innallahe meana.” İşte bu bütünlüğün bir yansıması 15 Temmuz’da yaşananlar ve toprağa düşmüş nice Ömerler.

“Bu oyun Ömer’in nasibi”

Aklınızdan geçenlerin, yüreğinizde yer edinenlerin sahneye taşınması size nasıl hissettiriyor? Hem Ömer Cankatar hem de diğer tüm şehitlerimizin şehadetini geleceğe nasıl aktarmalıyız?

Biz tarif edilemez birçok duygu yaşadık bu süreçte. Hüzün, hasret, gurur, mutluluk bir aradaydı. Bu da onlardan biri. Ömer’in nasibi. Benim temennim Ömer’le birlikte yeni neslin yaşananları unutmaması ve bayrak ve ezan tehlikeye düştüğü zaman aynı sahiplenişle mücadele edecek mukavemetini korumasıdır. Gençlerle bu köprüyü sürekli inşa etmek için bizlere çok görevler düşüyor. Ben edebiyat öğretmeniyim aynı zamanda. Her gelen neslin biraz daha bilmeyerek geldiğini görüyorum. Dolayısıyla omuzlarımızdaki sorumluluk büyük. Farkında olup farkındalık oluşturmak en önemli görevimiz.

Ömer 15 Temmuz gecesi tereddüt etmeden sokağa çıkan kahraman insanlardan biri. Bize biraz ondan bahseder misiniz?

Bu tereddütsüz karar veriş herkese nasip olmazdı tabii. Genç yaşında, daha gelecekle ilgili bir sürü hayali ve planı varken şehadete yürümek de bir nasipti. Öyle düşünüyorum. Ömer de onlardan biriydi. Zaten gönlünün bir tarafında hep kıpırdayan bir duyguydu şehadet. Rabbim nasip etti. O geceyi yaşayanlar ezanın, vatanın, bayrağın nasıl bir tehlike altına girdiğini gördüler. Hepimiz gördük. Silahsız, savunmasız yüzlerce masum insana haince ateş açanlar sonrasında kim bilir işi nereye götüreceklerdi. Ömer’in kararı da böyleydi. Annesini aramış, anne ben gidiyorum demiş. Biz sosyal medya paylaşımında Saraçhane’ye doğru yürürken kısa bir videosunu gördük. İçimden Ömer işte, o gider dedim. Öyleydi, karakteri, fıtratı da böyleydi. Haklının, ezilenin, muhtacın her zaman yanındaydı. Çok hayırlı bir evlattı. Ve Saraçhane’de hain bir kurşuna hedef oldu. Alnından yaralanarak şehadete ulaştı.

 

Söyleşi: Kübra Erten/Basın Yayın ve Halkla İlişkiler

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da fsm@fsm.edu.tr adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.