4 Ocak 2018
Üniversitemiz ile Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) işbirliğiyle düzenlenen “Osmanlı’dan Günümüze Kudüs” paneli Topkapı Yerleşkesi’nde yapıldı.
Üniversitemiz Genel Sekreteri Âlim Türkyılmaz ile Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fevzi Yılmaz’ın ve ilgililerin katıldığı panelde; Üniversitemiz Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ile Tarih Anabilim Dalı doktora öğrencisi Ali İhsan Aydın konuşmacı olarak yer aldı.
İlk sözü alan panel yöneticisi ÜNDER Başkanı Doç. Dr. Muhammet Kurulay, Kudüs’ün kaderinin Ortadoğu’nun kaderi olduğunu, Kudüs’ün huzura kavuşmasıyla Ortadoğu’nun da huzura kavuşacağını belirtti.
Arz-ı Filistin
Ali İhsan Aydın, Filistin’in tarihiyle ilgili genel bilgiler verdiği konuşmasında, tarihte Filistin tabirinin ilk olarak eski Yunanlılar zamanında kullanıldığını, Osmanlı Devleti’nde ise 1600’lerin ortalarında Kâtip Çelebi’nin haritalarında Arz-ı Filistin ismine rastlandığını söyledi. Yahudilerin bölgedeki varlığıyla ilgili de konuşan Aydın, Babiller zamanında Yahudilerin kısmen bölgeden çıkarıldığını, Romalılar döneminde ise tümüyle bölgeden sürüldüklerini ifade ederek, Müslüman fetihlerine kadar bölgede Yahudi varlığına rastlamadığını kaydetti.
“Filistin meselesi doğru verilerle savunulmalı”
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ise Kudüs’ü uluslararası arenada doğru verilerle savunmak ve hak iddia etmek için protestolardan daha fazlasının yapılması gerektiğini söyleyerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın kararına karşı, BM’nin aldığı tavsiye niteliğindeki kararı harekete geçirmek gerektiğine dikkati çekti. Kurşun, kurucusu olduğu Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) bünyesinde, Filistin davasında uluslararası arenada veri olarak kullanmak üzere 2 yıldır üzerinde çalıştıkları projeden söz etti. Filistin meselesinde ancak uluslararası hukuku zorlayarak ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirerek sesimizi daha gür çıkarabileceğimizi kaydeden Kurşun, Filistinlilerin bireysel hakkı olan mülkiyet hakkının gasp edilmesi ve Osmanlı’nın kurduğu vakıflar üzerinden meseleyi ele aldıklarını aktardı.
“1923’te bile vakıf kurulması Kudüs’ün önemini gösterir”
Osmanlı dönemi vakıfları üzerindeki çalışmanın bir kısmını tamamladıklarını belirten Kurşun, Kudüs gibi küçük bir mekânda şu ana kadar 585 vakıf tespit ettiklerini, bu rakamın başka evrak incelemeleriyle %30 oranında artmasını öngördüklerini ifade etti. Filistin’in genelinde ise şu ana kadar 2000 vakıf tespit ettiklerini belirten Kurşun şöyle devam etti: “Bu kadar vakfın kaderini tayin etmeden kimse burayı başkent yapamaz. ABD’nin kararı sadece savaşı getirir. Anadolu’nun toplamında bile bu kadar vakıf yoktur. Osmanlı arşiv kayıtlarında bulunan son vakfın tarihinin 1923 olması, Kudüs’ün Osmanlı için ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir. İmparatorluk hukuken tarihe karışırken bile son anda Kudüs için vakıf kurulması sembolik bir değer taşır. Bu verileri bildiğimiz ve kullandığımız ölçüde uluslararası arenada hak talep edebiliriz.” diye konuştu.
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un konuşmasının ardından soru faslına geçildi. Panel, fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.