Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi ve ebru sanatçısı Ayşe Sözdemir Aşlamacı, ilk kişisel sergisi “Arşivden Sanata” Dijital Ebru Sergisi’ni çevrimiçi ortamda izleyiciyle buluşturdu. Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri’nde bulunan evkaf (vakıflar) defterlerinde süsleme amaçlı kullanılmış ebru örnekleri, bu sergiyle ilk kez sanatseverlere sunuldu. Güzel Sanatlar Fakültesi web sayfasında erişime açık hale getirilen sergide, arşivdeki ebruların replikaları ve sanatçının bunlardan esinlenerek yaptığı yeni ebrular da yer alıyor. Ayşe Sözdemir Aşlamacı’yla hem sergiyi hem de ebru sanatıyla ilişkisini konuştuk.
Ayşe Sözdemir Aşlamacı on iki yıl önce ebru yapmaya başlıyor ancak tanışıklığı çok daha öncesine, çocukluğuna dayanıyor. O günlerden aklına kazınan ebru sanatını üniversite yıllarında öğrenmeye başlayan Aşlamacı, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Programında tamamladığı yüksek lisansının ardından Güzel Sanatlar Fakültesinde ebru dersleri vermeye başlıyor. Osmanlı Devleti’ndeki evkaf defterlerinde yer alan ebruları incelediği yüksek lisans tezine, bu ebrulardan esinlenerek yaptığı kendi ebrularını da ekleyen Aşlamacı, Arşivden Sanata sergisinin de temelini atıyor.
Ebru sanatıyla yolunuzun kesişme hikâyesini anlatır mısınız? Lisans eğitiminiz başka bir alanda ama siz ebru üzerine ilerlemişsiniz.
13 yaşındayken, abim bir gün “Ebru kursuna gitmek ister misin?” diye sordu. Rahmetli Davut Özgül (Çengelköy Çınaraltı Camii imamı) abime “Üsküdar’da bir ebru atölyesi var, Ayşe de gelsin, görsün, isterse başlar.” demiş... Lisedeki ilk yılımdı ve resim dersine karşı ilgim çok fazlaydı. Bu sebepten olmalı ki bu sözler hafızamda yıllarca kaldı. Ebru sanatına merakım ve ilgim aslında abimin o sözleriyle başlamıştı. Yıllar geçti, 22 yaşında içimde kalan bu sanatla nihayet yollarımız kesişti. Üsküdar kapalı çarşıda bir sanat atölyesinde Hülya Demirel’den ebru dersleri almaya başladım. Ebru sanatını 2009 yılında tanıdım belki ama içsel serüvenimiz çok daha öncesine dayanıyordu. Bu dönem aynı zamanda İşletme okuyordum. 2011 yılında Hülya hocamın önerisiyle Üsküdar Klasik Türk Sanatları Vakfı’nda geleneksel sanatlar bünyesinde Fuat Başar’dan ebru dersi almaya başladım. Vakıftaki eğitimim sırasında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin Geleneksel Sanatlar Programına yüksek lisans başvurusunda bulundum ve 2012 yılında buradaki eğitimime başladım. Eğitimimi tezhip bölümünde tamamlayıp tez konumu vazgeçemediğim ebru üzerine yaptım. Yani şunu diyebilirim ki 13 yaşında gönlüme düşen ebru sanatı beni bu noktaya getirdi.
Yüksek lisans tezinizde Osmanlı Devleti’ndeki evkaf (vakıflar) defterlerinde yer alan ebruları incelediniz. O dönemde ebru hangi amaçlarla yapılıyordu?
Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri’nde yer alan birçok defterde ebrular görülür. Bunu sadece evkaf defterleri ile sınırlamak doğru olmaz. Arşivde bir dönemi belirterek ebrulu defterler ile ilgili tez yazabilmek oldukça güç. Adeta bir deryanın içinde kayboluyorsunuz. Bu sebepten tez konumu evkaf defterleri ile sınırlı tutmaya çalıştım. Karşıma çıkan ebruların farklı olanlarını tezime ekledim. İncelenen defterlerde görüldüğü gibi o dönemde ebrular, carkuşe cilt, ebrulu kab ve ön ve arka yan kağıtlar olarak kullanılmış.
“Dönem insanının estetik algısını yansıtıyor”
Ebrulu defterler ebru sanatının gelişimi ve geçmiş asırlardaki icrası üzerine bugüne neler söylüyor? Devrin güzellik anlayışı ebru sanatında nasıl ifade bulmuş?
Arşiv defterlerinde ve kütüphanelerimizdeki yazma eser ciltlerinde kullanılan ebruların ait olduğu dönem insanlarının renk ve kompozisyon anlayışını ve estetik algılarını yansıtması açısından ayrı bir değeri olduğu açıktır. Dolayısıyla bu türden araştırmaların geçmiş asırların sanat anlayışını ortaya çıkarmak gibi bir misyonu da bulunmaktadır.
Günümüzle kıyaslandığında Osmanlı ciltlerinin kablarında ve özellikle yan kağıtlarda ebru kullanımının adeta vazgeçilmez olduğu görülüyor. Aynı zamanda ebruların defterlerde tezyinî olarak kullanımının dışında, kitabı kaba bağlayan yan kağıtların fonksiyonel işlevi de ciltlerde ebru kullanımının önemini ayrıca gösteriyor.
Hem bu defterlerde hem de genel olarak Osmanlı’da ebruda en çok hangi motifler kullanılmış?
Osmanlı ciltlerinin kablarında ve özellikle yan kağıtlarda ebru kullanımına sıkça rastlıyoruz. Kullanılan motiflerin genellikle küçük ve nizami olarak sıralandığı göze çarpar. Bunlar çoğunlukla buketler halinde yapılmış çiçekler bazen sık aralıklarla yapılmış hatipler (ebru çeşidi) olabiliyor. Bunların dışında battal, neftli battal, gelgit gibi çeşitler de sıkça kullanılmıştır.
“Arşivden Sanata” Dijital Ebru Sergisi’nde Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri’ndeki ebru eserlerini sanatseverlere sundunuz. Nasıl bir sergi oldu? Bu sergiyi, tezinizle başladığınız çalışmanın başka bir yönü olarak değerlendirebilir miyiz?
“Arşivden Sanata” Dijital Ebru Sergisi benim ilk kişisel sergim. 2020 yılının mart ayında Güzel Sanatlar Fakültesi sergi salonunda açılışını yapmayı planlamıştık fakat salgından dolayı dijital olarak sergileme kararı aldık. Eserler ilk kez sergileniyor, ileride gerçek bir sergi salonunda da sergilenmesini ümit ediyorum.
Tezimi yazmaya başladığımda amacım sadece Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri’nde bulunan ebruların farklı olanlarını tezimde kullanmaktı. Ebru sanatıyla ilgilenen biri olarak gördüğüm çiçekleri, hatipleri uygulamadan durmam mümkün değildi. Bu sayede birkaç deneme yapıp tez danışmanıma gösterdiğimde bunları da tezime ekleyebileceğimi söyledi. Sınırlı zamanda çok fazla sayıda uygulama yaptım ve en iyi olduğunu düşündüklerimi tezime ekledim. Böylelikle aslında farkında olmadan “Arşivden Sanata” ebru sergisinin temelleri atılmış oldu.
İncelediğiniz ebrular üzerinden değerlendirirseniz o gün ile bugün arasında biçim ve işlev olarak ne tür değişiklikler gözlemliyorsunuz?
Osmanlı Arşivi’nde bulunan defterlerin ebrularında günümüze kıyasla farklı aletler kullanılmış. Mesela sümbül çiçeği yapımında kullanılan sümbül bizi (boyaları suya damlatmaya yarayan alet), papatya yapımında kullanılan papatya bizi gibi başka çiçekler için de tek seferde sonuca ulaştıracak bizler üretilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Aynı zamanda hatip ebrularının yapımında kullanılan bizlerin, tarakların ve bunları kullanabilmek için uygun boya kaplarının üretilip ebru sanatında bilinen tekniklerin geleneğe uygun bir biçimde geliştirilebileceği anlaşılmıştır.
Bu tez vesilesiyle ele almak ve değerlendirmek durumunda kaldığımız ebruların ihtiva ettikleri zengin kompozisyon içeriği renk kullanım tekniği bakımından incelendiğinde, geçmiş asırlarda malzeme bakımından ebru atölyelerinde çok derin bir zenginliğin söz konusu olduğu anlaşılıyor.
Bugün ebruyu sadece kağıt üzerinde değil, kumaş, ahşap, cam, seramik gibi çok çeşitli yüzeylerde de görüyoruz. Kullanım alanlarının artması, teknolojik gelişmeler ebru sanatını, ona olan ilgiyi nasıl etkiliyor?
Ebrunun kullanım alanlarının artması bu sanatı geleneksel anlayış ile icra eden kişiler açısından pek hoş karşılanmasa da dediğiniz gibi teknoloji gelişiyor ve insanların fikirleri de buna paralel değişkenlik gösteriyor. Farklı arayışlar içinde olabiliyoruz. Ebru sanatını birçok yüzeyde, tekstil gibi alanlarda görmemiz belki bu sanatın herkes tarafından tanınmasında bir faktör oluşturuyor olabilir.
Sergiyi gezmek için tıklayın.
Söyleşi: Kübra Erten- Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü