Cumhurbaşkanımız Erdoğan: “Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitemize bağlı uygulama ve araştırma merkezlerinin faaliyet göstereceği medresemizde inşallah yarının âlimleri, münevverleri, bilim insanları, araştırmacıları yetişecektir.” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeniden inşa edilen ve Ayasofya Yerleşkesi olarak amacına uygun şekilde kullanılmak üzere Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine tahsis edilen Ayasofya Medresesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle açıldı.
Açılış töreninde İslam alemin ramazan-ı şerifini tebrik ederek konuşmalarına başlayan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, “Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı bu mukaddes ayı, ruhuna ve temsil ettiği manaya göre idrak etmenin gayreti içindeyiz. Bir ruh şöleni ve diriliş ayı olan ramazanı, medeniyet değerlerimiz ve kadim tarihi birikimimiz açısından da silkinişe tahvil ediyoruz.” diye konuştu.
“Bir eseri daha şehrimize kavuşturuyoruz”
Geçen hafta İstanbul’un sembollerinden biri olan Büyük Çamlıca Camii Külliyesi’nde İslam Medeniyetleri Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Muhteşem mazimizi bugüne ve geleceğe taşıma, insanımızla buluşturma adına çok önemli bir adımı atmış olduk. Bugün açılışını yaptığımız Ayasofya Medresesi ile izleri silinmek istenen bir eseri daha hamdolsun yeniden şehrimize kazandırıyoruz. Burası İstanbul’un fethinin akabinde, Ayasofya’nın bitişiğinde şehrin ilk medresesi olarak hizmete açılmıştır. İlk müderrisi Molla Hüsrev olan medresede, Ali Kuşçu da ders vermiştir. Medrese, farklı tarihlerdeki bakım, onarım ve inşalarla 1924 yılına kadar eğitim hizmetine devam etmiştir. Daha sonra bir müddet de öksüzler yurdu olarak kullanıldıktan sonra görüntüyü bozduğu gerekçesiyle yıktırılmıştır. Ayasofya’yı asli kimliğinden kopararak müzeye çeviren zihniyet maalesef bu medreseye de tahammül edememiştir. Fatih’in vakfiyesi olan ve asırlarca ilim, irfan yuvası olarak hizmet veren bu tarihi medrese sessiz, sedasız ortadan kaldırılmıştır. Oysa her vakfiye aynı zamanda bizlere tevdi edilmiş bir emanettir. Buna rağmen Türkiye bir dönem ne ecdat yadigârı eserlerin ne kültür ve medeniyet mirasımızın korunması, yaşatılması noktasında iyi bir imtihan verememiştir. Ayasofya Medresesi’nde olduğu gibi kimi zaman ihmalkârlıktan, kimi zaman gafletten kimi zaman rövanşist anlayışla tarihi eserler yıkılmış, içindeki yüzlerce nadide eser kaybolup gitmiştir.”
“Bundan sonra bir eğitim öğretim yuvası olarak hizmet verecektir”
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, hizmete açılan eserin 87 yıl önce yıkılan medresenin o dönemki mimari özellikleri ve malzemelerine sadık kalınarak yeniden ihya edildiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Yaklaşık dört buçuk asır boyunca sayısız alimin yetişmesine vesile olan Ayasofya Medresesi, bundan sonra da bir eğitim öğretim yuvası olarak hizmet verecektir. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitemize bağlı uygulama ve araştırma merkezlerinin faaliyet göstereceği medresemizde inşallah yarının âlimleri, münevverleri, bilim insanları, araştırmacıları yetişecektir. Bu güzide eserin 13 ay gibi çok kısa sürede İstanbul’umuza ve ülkemize kazandırılmasında emeği geçen Bakanlığımızı, kurumlarımızın yüklenicileri, işçisinden mühendisine, mimarına herkesi tebrik ediyorum. Rabb’ime bizlere Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nden sonra Sultan Fatih’in bir emanetini daha ihya etme imkânı verdiği için hamdediyorum.”
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Ayasofya Medresesi’nin İstanbul’a, Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, “İstanbul’un Fatih’i Sultan II. Mehmed başta olmak üzere bu aziz şehri bize emanet eden tüm büyüklerimizi, şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Rabb’im Ayasofya ile hiçbir camimizin minaresinden Ezan-ı Muhammedileri eksik etmesin diyor, sizleri bir kez daha hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.” dedi.
Ayasofya Medresesi’nin açılışına özel Güzel Sanatlar Fakültemiz tarafından hazırlanan Geleneksel Sanatlar ve Millî Birlik Sergisi’ni de açtıklarını belirten Cumhurbaşkanımız Erdoğan, serginin de hayırlı olmasını diledi.
“Tarihin temelleri üzerinde yeniden inşa edildi”
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy da tarihimize, kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak, milli bilinç ve birikimimizi muhafaza etmek ve daha da zenginleştirerek gelecek nesillerimize miras bırakmak hedefiyle kültür sahamızın her alanında yoğun bir çalışma yürüttüklerini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kültür miraslarımızın sadece korumak ve onarmakla yetinmiyor uygun durumda olan eserleri yapılma amaçlarına hizmet edecek şekilde yeniden işlevsel hâle getiriyor ve halkımızın kullanımına sunuyoruz. Ayasofya Medresesi de bunlardan biri. Ayasofya’nın kuzeybatısında papaz odaları olarak adlandırılan yapılar medrese olarak hizmete açıldı. Medrese hizmete açıldıktan sonra gerek bakım ve onarımları yapılarak gerekse yıkılıp tekrar inşa edilerek 1924 yılına kadar işlevini sürdürdü. Bu tarihten itibaren öksüzler yurdu olarak hizmet verdi, harap durumda olması ve kullanıma müsait olmaması sebepleriyle 1935'te yıkıldı. Bakanlık olarak bu emaneti tarihin temelleri üzerinde aslına uygun şekilde yeniden inşa ettik. Ayrıca onu asli kimliğine de kavuşturuyoruz. Yapıyı Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin kullanımına sunduk. Bundan sonra hem tarihine hem milletimize yakışır bilimsel çalışmalarla adından söz ettirecek.”
Açılış kurdelesi dua ile kesildi
Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkanvekilleri Numan Kurtulmuş ve Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı İsmail Gerçek ve üyeleri, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, öğretim üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları ile Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinin diyanet işleri/dini ve idare başkanları da katıldı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın duasının ardından açılış kurdelesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki protokol üyeleri tarafından kesildi. Mütevelli Heyet Başkanımız, Rektörümüz ve öğretim üyelerimizin eşliğinde medreseyi gezen Cumhurbaşkanımız yapı hakkında bilgilendirildi.
Merkezlere ve kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak
İstanbul’un fethinin ardından Ayasofya’nın yanı başında yapılan, zaman içinde pek çok onarım geçiren medrese 1870 yılında yıktırıldı. 1874’te yeniden inşa edilerek 1924 yılına kadar medrese kimliğini sürdüren yapı, bu tarihten sonra İstanbul Belediyesi tarafından öksüzler yurdu olarak kullanıldı. 1935 yılında harap durumda olması nedeniyle yıkılan Ayasofya Medresesi, 2017 yılında başlayan rekonstrüksiyon (yeniden yapım) çalışmalarının tamamlanmasıyla ilim hayatına kavuştu.
Müderrisleri arasında 15. yüzyılın ünlü bilginlerinden Molla Hüsrev ile Ali Kuşçu’nun da bulunduğu, yüzyıllarca ilim merkezi olarak hizmet veren medrese 1924’te İstanbul Belediyesi tarafından öksüzler yurdu olarak kullanılmaya başlandı. 1934 yılında Ayasofya Müze olduktan sonra bir süre daha yurt olarak kullanılan yapı, 1935 yılında uğradığı tahribat nedeniyle sadece temeli kalacak şekilde yıkıldı. 1987’de Kültür Bakanlığınca medresenin temel kazı ve araştırmaları yapıldı, mevcut kalıntılar ve tarihi belgelerden yola çıkılarak 2014 yılında rekonstrüksiyon projesi hazırlandı ve 2017’de medresenin yeniden inşasına başlandı.
Yapının tefrişi merhum İbrahim Bodur anısına Kale Grubu tarafından karşılandı. Medresede; Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine bağlı olan Ayasofya Araştırmaları Merkezi, Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Araştırma Merkezi, İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi, İslam Hukuku Araştırma Merkezi, Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Vakıf Araştırmaları Merkezi, Evliya Çelebi Çalışmaları Araştırma Merkezi, Görsel İletişim ve Tasarım Uygulama ve Araştırma Merkezi yer alıyor. Alanlarında önemli çalışmalar yürüten merkezlere ev sahipliği yapmasının yanında avlusunda kültür ve sanat etkinliklerinin de düzenleneceği medresede kültür tarihiyle ilgili yayınların yer aldığı bir de kütüphane bulunuyor.
Medresenin mimari özellikleri
Mevcut temel duvarlarının onarımları yapıldıktan sonra yapı bu duvarların üzerine oturtuldu. Duvar örgüsü ahşap hatıllar ve demir gergi sistemi ile güçlendirildi. Caferiye Sokak’a bakan ön cepheye taş kaplama yapıldı.
1473 metrekare toplam alanda 1300 metrekare kapalı alanı bulunan medresenin birinci avlusu 155 metrekare, ikinci avlusu 230 metrekare, arka avlusu ise 115 metrekareden oluşuyor. 2 katlı ve 38 odanın yer aldığı medresenin avlularında çelik konstrüksiyon üzeri ahşap deck yapılarak yürüme alanları oluşturuldu. İkinci avluda bulunan kalıntılar, çevresinden gezilerek sergilenecek şekilde açıkta bırakıldı. Medrese alanında bulunan özgün taş döşeme korunarak çevresine ahşap döşeme yapıldı.
Avlularda revak altları terracotta taban tuğlası ile kaplandı. Soğukçeşme Sokağı cephesine bakan mahallerde terracotta taban tuğla ile döşeme yapıldı. Kapı ve pencereler, oda tavan kaplamaları ve döşemeleri ile revak kaplamalarında birinci sınıf çam kereste kullanıldı.