![](https://www.fsm.edu.tr/resimler/upload/kapak-12017-11-30-09-53-39pm.png)
29 Kasım 2017
Meridyen Derneği, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile Hz. Peygamber’in sanat ve edebiyat formlarıyla anlatımı meselesini kapsamlı bir şekilde ve disiplinlerarası bir perspektifle tartışmaya açmayı hedefleyen “Sîreti Sûrette Görmek” üst başlıklı çalıştay dizisinin ilki, “Kurmaca Dünyada Hz. Peygamber'i Yazmak” başlığıyla Üsküdar Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.
Çalıştayda, Prof. Dr. M. Fatih Andı, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat Özel, Ömer Lekesiz, Güray Süngü, Necip Tosun, Doç. Dr. Ebru Burcu Yılmaz, Esra Fahriye Poyraz, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Özel, Yrd. Doç. Dr. Zeynep K. Şerefoğlu Danış, Yrd. Doç. Dr. Mesut Koçak, Prof. Dr. Şaban Sağlık, Doç. Dr. Turgay Anar, Doç. Dr. Bedia Koçakoğlu ve Prof. Dr. Ertan Örgen tebliğ sunarken; Prof. Dr. Mehmet Narlı, Dr. Şerif Eskin, Prof. Dr. Alaattin Karaca, Cemal Şakar, Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu ve Doç. Dr. Özlem Fedai de müzakereleriyle yer aldı.
Çalıştayda edebi türlerde siyerin ele alınış biçimleri mevcut örnekler ve olması gerekenler üzerinden tartışıldı. Siyerin konu olduğu roman ve hikâyelere dair tespitler ve kaygılar ifade edildi. 2000 sonrası artış gösteren hidayet romanlarında dinin bir araç olarak kullanıldığı, kitapların isim, kapak ve muhtevalarının tümüyle sorunlu olduğu, avam bir dille kutsalın mahremiyetinin ifşa edilerek hassasiyetlerimizin dışında bambaşka bir Peygamber kimliği inşasına gidildiği gibi birçok husus dile getirildi. Hz. Peygamber’i özellikle romanda anlatma üzerine kutuplu düşünceler ortaya çıkarken, tüm konuşmacılar Peygamberimizi, siyere uygun yeni bir form ve dil ile anlatma üzerine birleşti.
Açılış konuşmalarında kürsüye çıkan Rektörümüz Prof. Dr. Musa Duman, çalıştayın, Peygamberimizin sanatla anlatılması hususunda tereddütleri gidermede etkili bir yol çizeceğini, konuşulacakların ötesinde ise 4 üniversitenin gündeminde Peygamberimizin olmasının tek başına hamd vesilesi olduğunu dile getirdi.
Meridyen Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Melike Koç ise Peygamberimizi daha iyi anlamak ve anlatmak gayesiyle, sanatın tüm imkânlarını kullanarak, özgün bir dille sonraki nesillere bu alanda sahih yollar açmak amacıyla, çalıştayı düzenlediklerini ifade etti.
“Hz. Peygamber, kurmaca bir dünyanın kurgusal kahramanına dönüştürülemez”
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı, Hz. Peygamber’in anlatıldığı sanat dalları ve edebi türlerde ahkâm ile âdâbın önemli olduğunu vurgulayarak popüler edebiyat ürünlerinde bu ahkâm ve âdâbın dışına çıkıldığına dikkat çekti. Andı, “Bugüne kadar yazılmış, Hz. Muhammed’i konu alan romanların yüzde 99’u popüler edebiyat ürünüdür. Sıradanlaştırma ve ilahlaştırma gibi iki tane uç arasında gidip gelen bir peygamber romanları yelpazemiz var. Bu uç yelpazeler âdâbın dışına çıkmaktır. Roman gibi Batılı modern bir türle Hz. Peygamberimizi anlatmak, her şeyden önce teslimiyetçi bir tutumdur.” diye konuştu.
Romanı roman yapan unsurların (başta trajedi olmak üzere) Hz. Peygamber’i anlatmaya müsait bir dil sunmadığını söyleyen Andı, “Hz. Peygamber, kurmaca bir dünyanın kurgusal kahramanına dönüştürülemez. Çünkü her kurmaca neticesinde ortaya çıkan bir kurgu vardır. Bu kurgu şahsidir, romancının tasavvurundadır. Dolayısıyla her roman, bana romancının tasavvurunu dayatmadır. Peki, Peygamber trajik bir kahraman olabilir mi? Olamaz. Bir mümin Peygamberini trajik olarak göremez. Bir müminin kendisi bile trajik olamaz. İnanıyorsan, hayatında trajedi yoktur. Çünkü umut vardır, ilahi rahmet vaadi vardır. Hz. Peygamber’in hayatını anlatmak iyi ama hayatını kurmak kötü bir şeydir.” dedi.
Gazeteci-yazar Ömer Lekesiz, hakikat ve hayal arasında suretlendirmenin dilleri konusunda gerçekleştirdiği sunumda, sözün, yazının, amblemin, fotoğrafın, sinemanın, grafik tasarımın ve resmin bu alanda birer dil olduğunu ifade ederek, “Bu diller doğaları gereği benzeşmeleri ve birbirlerini desteklemeleri dışında asla ve asla tümüyle birbirlerine indirgenemez. Hayallerimizi bunlardan türetilmiş araçlar yoluyla faş ederek, inandığımız Allah’a ve iman ettiğimiz Peygamber’e mahsus, ancak hayallerimizde oluşabilecek mahremiyetine ihanet edemeyiz. Zaten bu yolla ilk ihanet edeceğimiz şey önce kendi mahremiyetimiz olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Maneviyatla oluşacak yeni bir türe ihtiyaç var”
Doç. Dr. Ebru Burcu Yılmaz, klasik edebiyatta Hz. Muhammed’i anlatma biçimleri bulunmuşken modern edebiyatta Peygamberimizi zorla romana, hikâyeye dâhil etmenin bir teslimiyet olduğunu dile getirdi. Kutsalın, alelade malzeme dünyasına indirgenemeyeceğini, bu nedenle ancak manevi bir hayatın varlığıyla oluşacak yeni bir türe, yeni bir dile, siyerin özüne uygun bir anlatım tekniğine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Öykücü Necip Tosun, Türk öykü tarihinde Hz. Peygamberimizin özne olduğu hiçbir hikâyeye rastlamadığını söyleyerek yazarların onu “anlatamama” tedirginliğiyle ürün vermediğine işaret etti. Ortada çözülmesi gereken bir tereddüt olduğunu belirten Tosun, tereddütleri giderecek bir birikime ve sanatsal bir çıkışa ulaşıldığında Hz. Muhammed'in roman başta olmak üzere tüm edebi eserlerde anlatılabileceği yorumunda bulundu.
“Hz. Peygamber metaforla anlatılabilir”
Peygamberimizi anlatmanın teknik değil edebi bir mesele olduğunu söyleyen yazar Güray Süngü, meselenin uygun bir dille anlatmak olduğunu kaydetti. Romanın seçilmiş anlar sanatı olduğunu belirten Süngü, Peygamberimizin hayatından seçilen anların, Müslümanların kendi âdâb ve ahkâmlarına uygun metafor ve alegorilerle anlatılabileceğini dile getirdi. Benzer bir anlatım imkânının Âmâk-ı Hayal ile başladığını ancak devamının gelmediğini sözlerine ekledi.
Öykücü Cemal Şakar ise her insanın kendi zamanının gerçekliğiyle olayları ve kişileri anlatma imkânını elinde bulundurduğunu, modern anlatım teknikleri ile de Hz. Peygamber’i anlatmanın mümkün ve olması gereken bir yaklaşım olduğunu dile getirdi. Bugünün kötü örnekleri üzerinden kurguyu topyekûn reddetme davranışının ise nitelikli örneklerin yazılması önünde bir engel olduğunu kaydetti.
“Mesele dil meselesi”
Prof. Dr. Alaattin Karaca yazıp yazmama meselesinin ötesinde asıl üzerinde durulması gerekenin anlatım dili olduğunu, eldeki örneklerde dini hassasiyetlere uymayan bir dil ile karşılaştıklarını belirterek, “Kötü olanı örnek almadan, modern dille, sanat eserleri yoluyla dinimizi, Peygamberimizi anlatmalıyız. İlla biyografik bir roman olmak zorunda değil. Hayatından seçmeler alınabilir. Metinlerarasılık kullanılabilir.” diye konuştu.
“Doğu’nun diliyle anlatılmalı”
Prof. Dr. Şaban Sağlık, Peygamberimizi kendi hikâyemizle, kendi formlarımızla anlatma gerekliliğini vurgulayarak, romanın kendi hikâyemizi anlatmada yeterli bir tür olmadığını, Hz. Muhammed’i anlatırken Doğu’nun kıssalarından, menkıbelerinden faydalanılabileceğini aktardı.
Dört uzun oturum halinde gerçekleştirilen çalıştayda her oturum sonunda müzakereler yapıldı. Sadık bir dinleyici kitlesinden oluşan çalıştay, görsel sanatlarda, modern şiirde, çocuk edebiyatında, musıkî ve klasik Türk sanatlarında Hz. Peygamber’in anlatılması başlıklarında diğer üniversitelerde devam edecek.