Çağlar aşan vakıf eseri Atik Valide Külliyesi’nin ev sahipliğinde “Vakıf Haftası”
11 Mayıs 2022

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen Vakıf Haftası etkinliklerinin ev sahibi kurumlarından Üniversitemizde, bu yıl tema ile aynı adı taşıyan “Vakıf Medeniyetinde Sosyal Politikalar, Sosyal Yardımlar” paneli 10 Mayıs'ta gerçekleştirildi.

İstanbul Vakıflar I. ve II. Bölge Müdürlüğü tarafından Üniversitemizin iş birliğinde, 9-15 Mayıs Vakıf Haftası kapsamında Üsküdar Yerleşkesi’nde düzenlenen panele, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Üniversitemizin mensupları ile çok sayıda davetli katıldı.

Selamlama konuşmasını yapan İstanbul Vakıflar II. Bölge Müdürü Musa Akdeniz, özünde yardımlaşma ve dayanışma duygusu bulunan vakıfların, Türk-İslam dünyasında birbirinden önemli hizmetleri üstlenen, günümüzde ise modern devletlerin yapmakta olduğu çok sayıda kamusal görevi yüzyıllar boyunca başarıyla yerine getiren kurumlar olduğuna işaret ederek, “Vakıf medeniyetinin günümüzdeki temsilcisi olan Vakıflar Genel Müdürlüğü vakıf eserlerin restorasyonunu yapan bir kurum olmanın çok ötesinde, asırlardır başta insanlar olmak üzere tüm canlılara hizmet etmiş bir geleneğin temsilcisi, manevi duyguların, dayanışma ve iyilik ruhunun gelecek nesillere aktarılmasını kendine görev edinen kadim bir kurum olmuştur. Kadim medeniyetimizin yapı taşını oluşturan vakıf anlayışı ve onun bugünkü temsilcisi olan bizler, vakfet, yaşat, yaşa ilkeleriyle bu hazineyi gelecek kuşaklara aktarmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

“Vakıf, toplum oluşumunun ruhudur”

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen Vakıf Haftası etkinliklerine katkıda bulunmaktan memnuniyet duyduklarını belirterek konuşmasına başlayan Rektörümüz Prof. Dr. M. Fatih Andı, toplum, medeniyet, şehir ve şehrin ruhu kavramları etrafında vakıf olgusunu ele aldı.

Şehir, toplum ve medeniyet arasındaki ilişkiyi açıklayarak her şehrin bir medeniyet dairesi içinde var olduğunu kaydeden Andı, Müslüman bir toplumun aidiyet ve hassasiyet noktalarının, değerler toplamının içinde vakıf kavramı ve bu kavramın hayata yönelik pratiği olarak vakıf eserleri ve mimarisinin şehri yapan unsurlar arasında önde geldiğinin altını çizdi.

Vakıf anlayışı ve uygulamasının kendisini gerçekleştiren Müslüman toplumların hayata ve hayat ötesine bakışını yansıttığını, ardında bir ahiret anlayışı, sadaka-i cariye niyeti olduğunu ifade eden Andı, “Vakıf müessesesi mal edinme, temellük etme, servet biriktirme gibi insani hırs ve refleksler karşısındaki tavrımızı da gösterir. Belki de en önemlisi vakıf anlayışı ve uygulaması insana bakışımızı, onu varlıkla ilişkilerimiz içinde nereye oturttuğumuzu da gösterir. Zira vakıf, kalıcılık niyet ve isteğidir. Faniliğin ötesine sıçrayabilme çabasıdır. Vakıf, yaratanın talebi üzere yaratılan ile hayır odağında ilişki kurma iradesi ve niyetinin en temel tezahürlerindendir.” ifadelerini kullandı.

İnsan kalabalıklarının dayanışma ve yardımlaşma ruhu ile anlamlı bir toplum hâlini aldığını, toplulukları toplum hâline getirenin de bu dayanışma ruhu olduğunu belirten Andı, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu anlamın oluşmasında yani kalabalığın insicamlı bir topluma dönüşmesi sürecinde vakıf anlayışı ve uygulamasının rolü her şeyden evvel budur. O zaman vakıf dediğimiz bu müessesenin bir ucu öte dünyaya yönelik niyetlerimizi, beklentilerimizi barındırıyor, fakat aynı zamanda vakfın dünyevi bir tarafı da var. İnsanın sosyal ihtiyaçlarını giderme olduğu kadar, insanı insana bağlayan bir zamk, bir ilmek işlevi de görüyor. Bizim medeniyetimiz İslam toplumunu inşa ederken tam da bu zamkı öne çıkarmış, vakfı, toplum oluşumunun ruhu yapmıştır. Bu açıdan vakıf sosyal hayatın her bir tarafını kuşatan bir olgu olarak geçmişten bugüne gelmiştir.”

Hayırseverliğin sürdürülebilir hâli

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, vakfı, “insanın içinde var olan hayır ya da hayırseverlik duygusunun sürdürülebilir kurumsallaşmış şekli” olarak tanımlayarak, Üniversitemize ev sahipliği yapan Atik Valide Külliyesi örnekliğinde şunları kaydetti:

“Bir Hanım Sultan, Mimar Başını çağırıyor. Bana öyle bir mekân yap ki insan hasta ise şifa bulsun, aç ise karnını doyuracak bir imareti olsun. Dost meclisi arıyorsa bir aşhanesi olsun, eğer zahitse bir tekkesi olsun, eğer ilim taliplisiyse etrafında sıbyan mektebinden medresesine kadar farklı seviyelerde eğitim kurumları olsun. İşte biz böyle bir binanın, külliyenin içerisindeyiz. Nurbanu Valide Sultan’a rahmetle bu programı açmak istedim. O, tüm bunları içine alan, yardımlaşmanın, paylaşmanın her yönünü ortaya koyan Atik Valide Külliyesini bize emanet etmiştir. Bugün o sürdürülebilirlik duygusu içerisinde hem Vakıflar Genel Müdürlüğü hem eğitim kurumu olarak bir araya gelerek, bu vakfın nimetlerini ve sonuçlarını konuşabiliyoruz.”

“Vakıflar insanları mutlu kılmak için tesis edilmiştir”

İmaret kültürü üzerinden vakıf medeniyetimizdeki sosyal politikaları uygulamalarıyla aktaran Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlhami Danış, genellikle külliyenin bir parçası olarak inşa edilen imaretlerin sosyal yardımlaşma, dayanışma ve paylaşım anlayışının bir ürünü olduğunu, külliyenin aynı zamanda mutfağı olan imaretlerin, külliye çalışanlarına, medrese talebelerine ve yoksullara sıcak yemek dağıtan bir birim olarak konumlandığını söyledi.

İmaretler sayesinde yardıma muhtaç kişilerin ihtiyaçlarının karşılanarak toplumsal bağ ve dayanışma sağlandığını dile getiren Danış, “Sosyal niteliği bakımından en dikkate değer vakıf eserlerinden biridir imarethaneler. İmaretin işlevi; içinde bulunduğu külliyenin çalışanlarına, mektep ve medrese talebelerine, tekke ve zaviye dervişlerine, yörenin fakirlerine, aynı zamanda fakir veya zengin bütün yolculara parasız yemek vermektir. 16. yüzyılda İstanbul külliyelerine bağlı imaretlerde günde 500 ile 1000 kişi yemek yerdi. 18. yüzyılda bu sayı 30 bine ulaşmıştır. Vakıf eserleri, insanların ruhi, fikri, zihni, bedeni ihtiyaçlarını karşılamak ve onları mutlu kılmak için tesis edilmiştir.” dedi.

Devlet geleneğini ebediyen yaşatan kurumlar

Osmanlı Devleti’nin toplumsal ve iktisadi sistemi içinde önemli görevler üstlenmiş vakıf kurumunun gelenekselden moderne geçiş sürecinde modern eğitim kurum ve araçlarının gelişmesinde üstlendiği işlevler, vakıf anlayışı ve devlet geleneğinin devamlılığı üzerine konuşan Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Emine Tonta Ak, “Osmanlılar devletlerine şöyle bir isim takmışlardı; ‘devlet-i ebed müddet.’ Ebediyen yaşayacak bir devlet demek bu. Devletin adı değişse bile kurdukları sistemin devam edeceğine olan inancı içinde barındırıyorlardı. İmparatorluğun mirasçısı olan ulus devletin geçmişten bugüne sistem ve devlet kültürü olarak da taşıdıkları hesaba katıldığında, örneğin içinde bulunduğumuz bu külliye, devlet geleneğini ebed müddet yaşatan kurumların başında vakıf kültür ve anlayışının geldiğini bize göstermektedir.” diye konuştu.

Osmanlıların kurdukları devlet sisteminin esnek ve pragmatik yapısı sayesinde uzun ömürlü bir devlet modeli oluşturmayı başardıklarına, bu başarının arkasında da her devrin şartlarına, ihtiyaç ve meselelerine uygun biçimde yenilenme ve tanzim edilme becerisi olduğuna dikkati çeken Ak, şöyle devam etti:

“Değişen şartlara uyum sağlayan akıllı devlet modelinde vakıf sistemi en önemli kaldıraçtır. Osmanlı Devleti henüz kuruluş yıllarında oluşturduğu vakıf kurumu sayesinde geniş bir coğrafyada şehirleşmeyi, refah içinde bir toplum yaratmayı başarmıştır. Vakıf kurumu da Osmanlı Devlet sistemini oluşturan diğer kurumlar gibi zamanla ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar bağlamında tanzim edilmiş, dönüşmüştür. Osmanlılar, müesseseleri bozmadan tanzim ve uyumlama kabiliyetleriyle sistemin köhneleşmesinin önüne geçebilen esnek bir devlet aklına sahiptir. İmparatorluk bu sayede dünyada eşi olmayan bir ömre, tek bir hanedan silsilesi içerisinde erişmiştir.”

Panelde, İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nden Dr. Mehmet Ali Bolat ile Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı (HEKVA) Yönetim Kurulu Başkanı Piyale Çitil de günümüzdeki vakıf uygulamaları ve çalışmalarını dinleyicilerle paylaştı.

“Vakıf Medeniyetinde Sosyal Politikalar, Sosyal Yardımlar” paneli, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Fahameddin Başar’ın konuşmacılara ve dinleyicilere teşekkürlerini sunmasının ardından, katılım belgelerinin ve hediyelerin verilmesiyle sona erdi.

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da fsm@fsm.edu.tr adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.